21 Ekim 2012 Pazar

88'den devam






8 kuleye tırmanması yorucu oluyor.
helmetten dolayı kafamın şekli değişim aşamasında.
gece gözlerim yarı açık, karanlıktan yarı kör gidiyorum yoluma.
yoldaşım kafa dengi değilse iki saat zor geçiyor.
biraz da paranoyak oluyor insan.


 nöbete yardırırken karargahın bir kaç sakin köpeği
peşimize takılır, kurt beni hiç bırakmaz sağolsun. iki saat kulede sabırla bekleyip ben koğuşa girene kadar peşimi bırakmaz.


 necati çok gamsız olmasına rağmen şafağı çok olan sevdiğim nadir arkadaşlardan biri. boynunu parçalatmış ama hala mutlu. kurt kadar sadık, vefakar olmasa da severiz birbirimizi.

buralar sıkıntı bebeğim



 3 hafta sonra tadımlık da olsa yarı özgürüm, buna şükür.

 televizyonlarda savaş goygoyculuğu yapıyorlar, ne acı...
saçma sapan savaş çığırtkanlığına istemeyerek de olsa bir parça katkım oluyor galiba. bunun farkında olmak, bilmek vatan borcunu ödeyen bir vatan evladı için kaçınılmazmış (öyle diyorlar).
vatanın aptal evlatları olarak kamyon kamyon bombaları goygoycuların ağızlarından çıkan laflarla sevkiyat ediyoruz. çok canım sıkılıyor.
keşke bu kadar eğik başlı, korkak olmasaydım ama yapabilecek bir şeyler aklıma gelmiyor.


 neyse ya eğlenceli bi şeylerden bahsedeyim en azından belki kurtarır
"bir asker mektubundan alıntı"
... beni merak etme iyiyim. buralar sıkıntı bebeğim. daha çok var ama yakında gelicem. unutma, seni bir serçenin gözyaşı kadar çok seviyorum ama bilir misin serçeler ağladığında ölürler....

  işte eğlencemiz de ele geçirilen kaçak mektuplar falan oluyor, n'apalım :)